Dış görünümü sebebiyle çok haksız yorumlara maruz kalan bi sanatcı kendisi. Ama röportajı okuduğunuzda bunun böyle olmadığını görünüşünün aksine humanist bir yapısı olduğunu hemen anlayacaksınız
i: interviewer
a: anna varney
i: Sopor Aeternus'ı yapmanız gereken birşey olarak değerlendirmişsiniz.Size bunu söyleten nedir?
a: hepsi insan kılığında gördüğüm şeylerle başladı.. her gün daha ad acı çektim ve ölüme daha da yaklaştım.. acı çekmek zorunda olduğumu düşündüm, ama buna hiç gerek yoktu.. bu trajediye karar veren bendim 20 yıldır depresyondaydım, 9 yıldır kaybolmuş ve yalnızdım.. bu şu demek oluyor ki 24 saat karanlıkta ve yapayalnızdım..
çok güçsüzleştim, hastalandım, görme yeteneğimi neredeyse yitirdim ve kanser olmaya çok fazla yaklaştım.. evden ayrılmadım, belki yalnızca ayda bir çıktım dışarı- çünkü hareket etmek ve ya konuşmak için gereken gücü kendimde bulamadım.. uyku benim tek oyuncağım oldu-berbat rüyalar görmediğim zamanlar-. ve ben tam bir yaşayan ölü oldum, sadece kendi hayallerinde yaşayan.
1-2 yıl içinde ruhum kendi yarattığım cehennemin esiri oldu.. acı, daha güçlü acı, fakat sonunda sadece boşluk(sanırım en kötü olanı da buydu)
bu yıllarda garip, yarım bir dünyada kaybolmuştum, iyiyle kötü arasında, ışıkla karanlık arasında.. ve sonunda "Saturn'ün çocuğu" olmak adına ışığa sırtımı döndüm.. fakat belirtmeliyim ki hala ruhumun derinliklerinde yaşayan birşey wardı(şanslıydım)
soruna geri dönecek olursak, artık anlarsın umuyorum, şarkı sözlerim benim tek iletişim kurma yolumdu.. yardım istedim.. fakat kimsenin anlayacağını ve ya duyacağını düşünmedim. daha sonra bir gün Sopor Aeternus gündeme geldi.. bu grup ölümle yaşam arasında bir yerlerde olmalıydı.. aynı benim gibi..
i: Sopor Aeternus'ın müziğe ihtiyacı yok, çünkü zaten o sizin rüyalarınızda başlıyor.. yanılıyor muyum?
a: evet bu tamamen doğru.. rüyalar sizin ruhunuzun en doğru yansımasıdır. ben onlara 7 cehennemin tiyatrosu diyorum. onlar siizn ruhsal gelişmeniz için çok önemlidir. saklı korkularınızı, problemlerinizi açığa çıkarırlar, hatta çözümleriyle beraber! fakat onların şifrelerini yorumlamak zordur, bunu herkes yapamaz, birçoğumuz rüyalarını hatırlayamaz bile! uyanmak bize onları önemsizmiş gibi gösterir. oysa ki bu yanlış.. onlar gerçek bizi bulmamıza yardım edebilcek en önemli anahtarlar..
uykudayken ruhlarımız bendenlerimizden ayrılırlar ve yükselip "astralsfer"e giderler.. fakat yaşlandıkça bunun olması zorlaşır.. mesela bebekler, günün her saati, her an kolayca uykuya dalabilirler.. aynı şey çoğunlukla insanlarda ameliyatlarda olur. ruhları bedenlerinden ayrılır ve o an doktorların ona ne yaptığını gözetlerler.. bu benim yaşamımda berbat bir etki yaramıştı.. fakat burda farklı bir nokta war, geceleri, ve ya uyuduğumuzda beynimiz bize olacaklar hakkında bilgiler verir.. bazen uyarır, bazen korkutur, bazen de sadece rahatlatır...
i: HOLGER ile çalışmanızı anlatır mısınız?
a: bana çok yardımı dokundu, özellikle de "Es Reiten Die Toten So Schnell..."i kaydederken.
aslında sadece müzik için biraraya geldik. fakat daha sonra her ay görüşmeye başladık..
i: bana The Ensemble Of Shadows hakkında bilgi verebilir misiniz? kaç kişiler? kimler?
a: üzgünüm, çünkü gerçekten onların kim olduğunu ya da kaç kişi olduğunu tam olarak bilmiyorum. ama bildiğim tek bir şey war ki onlar müziğin devaları!
i: Sopor Aeternus lanetlenmiş ruhlarla ilgileniyor.. ama bana kalırsa tüm ruhlar lanetlenmiş değildir.. sadece intahara kalkışanların ruhları lanetlenmiştir..
a: ağır bir depresyonun etkisinde yıllarca kalmışsanız çok hassaslaşırsınız, özellikle "lanetlenmek" gibi konularda. çünkü kaybolmuş ve yalnızsınızdır, herkes sizi dışlamakta, hatta sizden nefret etmektedir, sadece gidebileceğiniz "hiçbirşeyin bahçesi" wardır. lanetliler için bir tür cennet, Nirvana'ya ulaşmak gibi.. tabiki her ruh lanetli değildir..
umarım seni sıkmamışımdır.. fakat biliyorsun.. lanetlenmek sadece intahar girişiminden dolayı olmaz, tamam intahar çok kötü birşey, kendi yaşamını kendi ellerinle bitiriyorsun ve sonsuza kadar cehenneme mahkum ediliyorsun. ben tam 3 kere kendimi şeytanın ellerinden kurtarmayı başardım(bunun için defalarca teşekkür ederim), fakat ölüme de çok fazla yaklaştım..
şu tavsiyeyi alın lütfen: YAŞAYABİLECEĞİNİZ KADAR YAŞAYIN VE YAŞADIĞINIZ SÜREÇTE DE KENDİNİZİ TANRININ SEVGİSİNE EMANET EDİN..[ ben gerçek Tanrı'dan bahsediyorum, evrenin ve dünyanın yaratıcısından, insanların taptıklarına inandıkları Tanrı figüründen değil]
i: ölümü neden acının okyanusu olarak değerlendiriyorsunuz peki?
a: oh! asla böyle birşey söylemedim! neden söyleyeyim ki? ölüm çok güzel birşeydir, sonunda eve dönmek gibi, ait olduğun yere dönmek!! ölümden korkmuyorum, aslında kimse ölümle yüzleşmekten korkmamalı. bunun için hiç bir neden yok! ölümle yaşam arasında hiç bir farklılık yok çünkü, bu sadece birinden başka birine açılan kapı. hatta ölmek yaşamaktan çok daha kolay!
i: gürünüşünüz hiç başınıza bela olmadı mı? biliyorsunuz, uzun tırnaklarınız, giyim tarzınıs vs.?
a: evet.. bir çok problemle karşılaştım, biraz da bu yüzden ewden sadece ayda bir çıktım.. çünkü insanlar sana bakıp senden nefret ediyorlar.. sadece görüntün yüzünden.. bana nefretle bakan çevremdeki insanlara sevgiyle karşılık verdim hep. artık insanlar bana bakıp güldüğünde ya da uzaklaştığında onlara kızmıyorum.
i: içinde yaşadığınız toplum hakkında ne düşünüyorsunuz?
a: bence kendilerini arayıp bulmaları gerekiyor..
i: projeleriniz devam edecek mi? gelecekte sizi görebilecek miyiz?
a: elbette, planlarımız war.. fakat 3. gözümüz açık olmadığı için ne olacağını bilemeyiz.. bekleyelim ve görelim..
tüm sewgilerimizle
Sopor Aeternus
--bir alman dergisinden alıntıdır--