Hüzünlüsün… Üstelik yüreğin; acının huzurunda diz çöktü, acıya esir oldu. Bedenini saran öfkene hakimde olamıyorsun. Ruhunun bahçesi talan edilmiş, giden elindeki meşaleyi savurmuş ruhunun bahçesine. Her taraf ateşe verilmiş yanıyor.
Hüzün, yanan ruhunun bahçesine sis gibi çökmüş gözlerini görmekten aciz kılmış. Huzurunda diz çöküp esirin olduğun acılar, bedenindeki tüm enerjini sömürerek güçsüz kılmış.Zaten yorgun bedenindeki tüm kanıda çekmiş damarlarından, dermansız kılmış ellerini. Ruhunun yanan bahçesinin, kül oluşunu seyrediyor şimdi gözlerin.
Bilmez seni acılara atan ruhunun bahçesindeki güzellikleri. Sanarlar ki bir gecede oluştu, ya da hiçbir şey yoktu. Yaşın kadar bir geçmişi vardı o güzelim bahçenin. Bir birikmişliği, yaşanmışlığı, güzel kokulu anıları… Ruhunun bahçesinde hoş kokulu yaşanmışlıkların yanıyor, anıların yanıyor, haksızlığa baş kaldıran militan yanın, asi duyguların yanıyor.
Bu sahne yaşadığın ilk sahneymiş gibi kala kalmış, donmuş gözlerinle izlemektesin ruhunun yanışını. Biliyorum haklısın şu tepkisizliğinde, şu pes etmişliğinde acizlik değil bu altında daha başka şeyler yatmakta.
İlk kez bir varlığı ruhunun bahçesinden içeriye davet ettin. Elindeki meşaleyi attı ruhunun bahçesine, ateşe verdi her tarafı ve yanıyor şimdi her bir şeyin.
Hadi kendine gel, bilirsin bu sen değilsin. Bilirsin hüzün, acı, öfke, yitiriş, aldanma, kandırılma tüm bunlar hayat denilen aromanın bir parçası. Hoş kokulu tatlar olduğu gibi acı tatlarda var hayatta, hatta daha başka tatlarda.
Haydi ruhum bu sen değilsin. Kalk hadi söndür şu yangını, yeniden inşaa edeceksin bir zamanlar harika olan o bahçeyi, biliyorum ruhum bunu en kısa zamanda yapacaksın ve şu hayatı her birşeyiyle yaşamak için yeniden onun içine dalacaksın. Aşklara atacağım seni eskisi gibi, bazen kavgaların kucağına, haksızlık her nerde ise orada sıkı bir yumruk olmaya, bilgelerin içine atacağım seni bildiklerini söylemen bilmediklerini öğrenmen için, gün gelecek ruhunun bahçesinde tek bir kraliçe olacak ve ruhum sen onun varlığına şükür eden.
Haydi ruhum bu sen değilsin, ne yaşanmışlıkların var senin, ne koskocaman bir yüreğin. Sadece senin direncini kırdılar, ruhunun bahçesine maskeleriyle geldiler ateşe verip gittiler, yaşadığın hüznün, acının esiri olma ruhum, boyun eğme öfkene gidene her zaman dediğin gibi git de…
Dirilişine şerefe... yeniden dirilişine kana kana içmekteyim ruhum.... Şerefine!Onuruna!